Çocuklar genelde gördüğü her şeyin bir insan eliyle yapıldığını; güneş, ay, yıldızlar, denizler vs. gibi zor şeylerin de daha güçlü ve daha büyük bir insan tarafından yapıldığını düşünür.
Çocuklardaki bu “Büyük işleri büyük bir insan yapar.” düşüncesi ileride, zekânın ve bilincin ilerlemesi ile birlikte, “Allah, her şeyi yaratan, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, dünyanın sahibi olandır.” inancını kolay kabul etmesini sağlamaktadır.
Çocuk ayrıca soyut zekânın işlemeye başladığı okul yaşına kadar -her şeyi canlı kabul eden bir görüşe sahip olduğu için, Allah’ı büyük bir insana benzetmekten kurtulamaz. Bu yüzden çocukların “Allah nerede oturuyor? Allah’ın evi var mı? Allah’ı neden göremiyoruz?” gibi sorularını anlayışla karşılamalı, onlara kızmamalıyız.
Çocukların en çok sordukları sorular “Allah nerede?”, ” Allah’ı niçin göremiyoruz?” sorularıdır. Bu soruya klasik cevabımız, “Allah’ın bizim gibi maddî bir varlığı yok. Bu yüzden Allah hiç bir yerdedir. Ancak, Allah’ın yarattığı varlıklar her yerdedir ve yarattığı bu varlıklardaki görünen güzellik, mükemmellik gibi özellikleriyle de her yerdedir.” şeklinde olabilir.
Çocuğun duygularını sadece “Bir Allah var. Her şeyi O yarattı.” şeklindeki bir yaklaşım tatmin edemez. “Yaratıcı öyle bir yaratıcıdır ki: Rahmetli, şefkatli, hayatı ve ölümü veren, rüzgârı harekete geçiren, ölen kuşunu cennete yollayan, güzel, mükemmel yaratan, adaletli, anlamsız iş yapmayan, insanı çok seven ve değer veren… bir Yaratıcıdır.” gibi yollarla tanıtmaya çalışmalıyız.
Yaratıcının nasıl bir varlık olduğu her fırsat değerlendirilerek anlatılmalı!
“Rabbimiz ağaçları ne güzel yaratmış, demek ki O çok güzel,” “Kediye süt verme isteği koyuyor içimize, ne kadar şefkatli O,” “Bulutları ne kadar düzenli yaratıyor. Ne kadar adaletli”, “İnsanların elinin değmediği her yer ne kadar temiz, O Kuddûs olmalı” gibi.