Hayat Yaşamak İçin Çok Kısa!

2 kere 2, 4 eder. 2 kere 2, 4 eder. 2 kere 2… Bir şeyi ne kadar tekrarlarsak o kadar sıkabilir insanı. O şeyin doğru olup olmadığı fark etmez. Ama ne kadar sıkarsa sıksın, klişe haline gelsin isterse, doğru doğruluğunu kaybetmez.

Hayat yaşamak için çok kısa. Hayat yaşamak için çok kısa. Hayat yaşamak için çok… Tekrarladıkça sıktı belki de. Ama yine doğruluğunu kaybetmedi. Gerçekten de öyle değil midir? Gidin ve yaşı ilerlemiş bir tanıdığınıza sorun. “Bunca sene yaşadın. Nasıl bu kadar zaman geçmiş olabilir? Yaşadığın hayatı tam anlamıyla yaşadın mı?” Belki çok azı belki de hiçbiri olumlu cevap vermeyecektir. Hatta birçoğu “Çok hızlı geçti. Nasıl geçti anlamadım.” diyecektir. Bir gün ölüm döşeğindeyken hastane yatağında yatmakta olan bir yaşlıya sormuşlar. “Hayatın nasıldı?” Yaşlı da cevap vermiş. “Bu yataktan şuradaki kapıya kadar olan mesafe kadar kısaydı.”

Hayatımız çok kısa. Sadece yaşamak için de değil. Sevdiklerinizi görmek, özlem gidermek, lezzet almak için. Ki zaten hep iyi şeylerle de geçmiyor bu kısa zaman. Bazen gürültü patırtıyla bazen ağrılarla sızılarla geçiyor. İyi zamanlar kısa, geri kalan zamanlar da kötü. Hiç mi lezzet alamayacağız biz? Yok mu bu işin sırrını çözen, gerçek mutluluğun kaynağının maddi olmadığını söyleyecek biri? Aslında var.

Bir makineyi en iyi bilen o makineyi yapandır. Tüm iç ve dış hatlara hâkim olan anlar sadece, o makinenin bozulmasından. Bizi de en iyi tanıyan, ne ile mutlu ne ile üzgün olacağımızı bilen; elbette bizi yaratandır. Öyleyse O’nun sözüne kulak vermeliyiz. Çünkü yapan bilir, bilen konuşur. Bir Hadis-i Kudsi’de şöyle deniyor:

“Kulum beni nasıl tanırsa onunla öyle muamele ederim.”

Nasıl bakarsak öyle görürüz. Nasıl görürsek öyle karşılık buluruz. Bütün mesela bakış açımızda. Madem ki bu hayat hem yaşamak hem de lezzet almak için oldukça kısa. O zaman bu dünya hayatının zahirde acı olan görüntüsünden azap çekmemek ve lezzet almak için yapmamız gereken şey iman gözlüğünü takmak olacaktır.

Varlıkları ve hadiselerin; merhametli, cömert, her şeye gücü yeten bir Zat’ın kontrol ve idaresi altında olduğunu bilen birisi; başına gelen en küçük bir hadisenin dahi tesadüfen ve başıboş olmadığını bilir ve o nazarla bakıp bütün acılarını lezzetlere çevirir. Oysa bir sonraki hayatı bilmek; dünyada görülen iyiliklerin sadece bir fragman, kötülüklerin ise geçici sınav sorusu olduklarını anlamak hem mevcut güzellikleri arttırır hem de olmuş ve olacak kötülüklere olan sabrı güçlendirir.

İşte küfür ve dalalet gözlüğü kâinatı kendisine düşman vaziyeti almış görüp, onların o zahiri ayrılık ve yokluklarına da izah getiremez ve daha bu dünyada cehennemi tadar. İman gözlüğü ise hayatın aldatıcı acı görüntüsünün hakikatini gösterip daha bu dünyada insanı mutlu eder, huzura getirir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir