Zırh Gibi Koruyan Dua Cevşen’ül-Kebîr

Zırh Gibi Koruyan Dua Kaza Ve Beladan Koruyan Cevşenü’l-Kebîr Duası | Maksat 114

Zırh gibi koruyan dua olarak bilinen Cevşenü’l-Kebir, bir rivayete göre Uhud Savaşı sırasında Hz. Peygamber’in (a.s.m.), muharebenin şiddetlendiği ve üzerindeki zırhın kendisine ağır geldiği bir anda ellerini açarak Allah’a dua etmesiyle ortaya çıkmış ve kendisine adeta zırh gibi koruyan dua koruyucu bir kalkan gibi yardımcı olmuştur. Bu esnada Cebrail (a.s.) gelerek “Ya Resulullah, Rabbin sana selâm ediyor ve üzerindeki zırhı çıkarıp bu duayı okumanı istiyor. Bu dua hem sana, hem de ümmetine zırhtan daha sağlam bir emniyet sağlayacaktır” dedi. Hz. Musa al-Kazım, Cafer al-Sadiq, Muhammed al-Bakir, Zayn al-Abidin, Hz. Hüseyin (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.) aracılığıyla Hz. Peygamber (a.s.m.) ile bağlantılıdır. Şii kaynakları, Cevşenü’l-Kebir’in faziletleri ve faydaları hakkında birçok hikaye anlatır. Cevşenü’l-Kebir, özellikle Şii dünyasında oldukça popülerdir ve Ehl-i Beyt aracılığıyla aktarılmasının yanı sıra, faziletleri hakkındaki haberlerin de etkisi büyüktür.

ve Ehl-İ Sünnet Müslümanları arasında Cevşenü’l-Kebîr’i İlk defa Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî, tarikatının vird kitabı olan Mecmuatu’l-Ahzab adlı eserinde nakletti.

Türkiye’de Cevşenü’l-Kebîrin yaygın olarak tanınması ise Üstad Bediüzzaman ile başlamıştır. Üstad—kendi tabiriyle—İmam-ı Rabbanî (r.a.) ve Zeynelâbidin’den (r.a.) bu duanın dersini aldığını ve Cevşenü’l-Kebîrin, Kur’ân’ın hakikî ve tam bir çeşit münâcâtı ve Kur’ân’dan çıkan bir çeşit özet mahiyetinde olduğunu söylemiştir. Ayrıca Üstad Bediüzzaman, Kur’ân-ı Kerimden süzülen ve Resûl-i Ekreme (a.s.m.) vahiyle gelen bu duanın, eşsiz olduğunu ve târifine erişilemeyeceğini de söyler. Üçüncü Şua olarak adlandırdığı Münâcât Risalesine “Cevşenü’l-Kebîr’den aldığım bir derstir” der. Ve bu eserde, bu duanın eşsiz ve Allah’ın (c.c) târif ve vasıflarının tavsifinde erişilmez olduğunu ifade eder.

Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nur’un hem Kur’an’dan hem de Cevşenü’l-Kebir duasından ilham aldığını belirtmektedir. Cevşenü’l-Kebir duasının faziletleri ve Hz. Peygamber’e (a.s.m.) atfedilmesi hakkında şüphe duyan bir talebesine, Üstad Bediüzzaman, bu konuda ders veren ve aynı zamanda bir mektup yazarak birçok şüpheyi ortadan kaldıran açıklamalar yapmıştır. Kendisi, her gün bir veya bazen üç defa Cevşenü’l-Kebir duasını okuyarak sıkıntılarını hafiflettiğini ve talebelerine de okumalarını tavsiye ettiğini belirtmiştir. Ayrıca, münafık düşmanların maddi ve manevi zehirlerine karşı korunmak için de bu duayı okuduğunu ifade etmiştir.

Üstad Bediüzzaman, münafık düşmanlarının maddi ve manevi zehirlerine karşı korunmak için “Cevşen ve Evrad-ı Kudsiye-i Şâh-ı Nakşibend beni ölüm tehlikesinden, belki yirmi defa kudsiyetleriyle kurtardılar” diye ifade ederdi. Ayrıca, “Bu duanın feyziyle ölümden muhafaza olunuyorum” derdi.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir