Allah beni ne kadar seviyor?

İman edip de bu sorunun cevabını merak etmeyen yoktur herhalde. Çünkü bu sorunun cevabı; âkıbetimizi, ebedî hayatımızı alakadar ediyor. Aslında Kur’ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Allah bize bu sorunun cevabını net bir şekilde veriyor: “…Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”
(Âl-i İmrân, 31)

Evet, âyet-i kerîmede belirtildiği üzere şart apaçık belli. Ne kadar Efendimiz’in (s.a.v.) gölgesi altında gölgelensen, onun boyasıyla boyalansan; Cenâb-ı Hakk’ın katında o kadar değer kazanırsın.
İstemez misin Allah seni sevsin? Elbette istersin. O zaman kendini şöyle şartlaman lazım; sünnet benim hayatımda neredeyse, bende Allah katında oradayım. Ayrıca sünnetlere ittiba etmek meselesinde sadece sünnet-i seniyyenin en alt mertebesi olan yeme-içme, oturup-kalkma vs. dünyevî fiiller kısmında uymak değil sadece.

Asıl sünnete uymak; Efendimiz’in (s.a.v.) davasıyla davalanmak, derdiyle dertlenmek, onun şuurunu alarak hareket etmektir. Çünkü yeme-içme de sünnete uyman yalnızca o zamana münhasırdır. Ama onun şuuru daimidir. Gece-gündüz senin zikrinde, fikrindedir. Efendimiz (s.a.v.) o nübüvvet davasında ne yapmış? Cenâb-ı Hakk’ı tanıtmış, ahireti, hikmeti, adaleti anlatmış. Bu bakımdan Habîbullah’la ne kadar irtibatın var, Allah ile de o kadar irtibatın var.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir