Namaz tesbihatı müslümanlar için çok önemli ibadetlerden bir tanesidir.
Namaz tesbihatı ile beraber biz müslümanlar hayatımızın büyük bir bölümünü ibadetlerle geçirmeye çalışırız. Bazen uyandığımız gibi ibadet ederiz, bazen yola çıkmışken ibadet ederiz, bazen de yemek yerken. Tüm amacımız var olan bütün fırsatları en iyi şekilde kullanıp Allah’ın rızasını kazanabilmek için bir çaba da olsa gösterebilmektir. Bugün anlatacağımız mesele ise bir ibadetin ardından yaptığımız bir başka ibadettir. O da namaz kıldıktan sonra yaptığımız ibadet tesbihattır.
Namaz tesbihatı Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bir sünnetidir. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.), namazdan sonra 3 kere istiğfar eder ve “Allahümme ente’sselâm ve minke’sselâm tebârekte ve teâleyte yâ ze’lcelâli ve’l-ikrâm. (Allah’ım sen selamsın. Selamet de ancak sendendir. Mübareksin ey Celâl ve İkrâm sâhibi.)” derdi.
Sonra her biri otuz üçer kere olmak üzere sırayla “Subhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber.” diyerek Allah’ı (c.c.) anmak, sahih hadislerde tavsiye edilmiştir. Bu duruma örnek hadislerden Müslim (Mesacid, 146)’den geçen şu hadis-i şerif örnek verilebilir: “Kim her namazdan sonra otuz üç defa ‘Subhanallah’, otuz üç defa ‘Elhamdülillah’, otuz üç defa da ‘Allahu Ekber’ der, sonra da yüze tamamlamak için; Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh lehü’l mülkü ve lehü’l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr. (Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur; O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur ve o her şeye kadirdir.)” derse, günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile affedilir.”
Bir başka hadiste de namazlardan sonra bu tesbihatı yapanın derecesine kimsenin ulaşamayacağı belirtilmiştir. Nisa suresinin 103. ayetinde Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır: “Namazı kıldıktan sonra ayaktayken, otururken ve yan yatarken Allâh’ı anın.” Sadece bu sureden yola çıkarak bile namaz sonrası tesbihatın önemini ve güzelliğini anlamak mümkün değil midir?
Bu ibadeti yaparken de diğer ibadetlerimizi yaptığımız gibi titiz olmaya, doğru şekilde eda edebilmeye özen göstermeliyiz. Bir gün Resûlullah (s.a.v.), dua eden bir adamın dua sırasında Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) salat ve selam okumadığını görmüştü. “Bu kimse acele etti.” buyurdu. Sonra adamı çağırıp: “Biriniz dua ederken, Allah Teâlâ’ya hamd u senâ ederek başlasın, sonra Peygamber’e (s.a.v.) salât okusun, sonra da dilediğini istesin.” buyurdu. (Tirmizî)
Hem Müslümanlar akıllı tüccarlar olur. Eğer bir saatte on saatlik bir amel yapabilecekse bir saatlik amel yerine onu tercih eder. Mesela bir örnek vermek gerekirse: “Sizden biriniz, abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde oturduğu müddetçe, melekler kendisine:
– Allah’ım! Bunu bağışla, buna rahmetinle muamele et, diye dua ederler.” (Buhârî) Bu hadiste de görüldüğü gibi namazımızı kılmışız, tesbihatımızı yapmak için oturmaya devam ediyoruz. O süreçte bile ayrı olarak tesbihatın sevabını ve oturmakla meleklerin duasını kazanmış oluyoruz. Böyle Rahmet dolu ve Kerem sahibi Allah’ımıza hamd etmemek elde bile değil.
Allah bizi namazını doğru kılıp tesbihatları hakkıyla yapan kullarından eylesin. Allah bizi razı olduğu kullar arasına alsın İnşallah.